İSLÂMDA MEDYUMLUK
İslamda medyumluk; tarihi ve gelişimi açısından önemli detaylar barındırır. İslamiyet öncesi Arap kabileleri arasında “Kahinlik” ve doğa olaylarında sonuç çıkaranların adlandırıldığı “Araf” çok fazla rağbet görmekteydi, hatta cinler islamiyet öncesi gelecekten haber bile getirebiliyorlardı. İslamiyetle birlikte cinlerin gelecekten haber vermesi yasaklandı ve kahinlik ve falcılık tamamen yasaklandı. Çünkü, cahil toplumlar bu bilgileri suistimal ediyorlar ve kendi emel ve arzuları için kullanıyorlardı. Hatta, Peygamber Efendimizi (S.A.V.) bile falcılık ve kahinlikle defalarca suçlama cüretini bile gösterdiler.
İslamiyet, kesin ve net bir şekilde kahinlik, gelecekten haber verme ve falcılığı yasaklamıştır. Yine Cenab-ı Allah’ın takdiriyle falcı ve kahinlerin destek aldığı cinleri de yasaklayarak tüm bağlantıları kesmiştir. O dönemden beri kehanet, gelecekten haber verme ve falcılık tüm geçerliliğini ve gerçekliğini yitirmiş durumdadır. Bu dönemlerde İslamda medyum ve İslamda medyumluk kavramından bahsedilmez. Medyumluk, ağırlıklı olarak batılı toplumların kullandığı bir ifadedir.
Bunun yanında gelecekten bilgi vermeyen ilmi çalışmalara izin verilmiş, sembol ve gökbiliminin uzman kişilerce kullanılmasına izin verilmiştir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bizzat Hz. Ali (R.A.)’ye bu bilimin tamamını öğretmiştir. Ancak, Hz.Ali (R.A.) çok uzun bir süre bu ilmi açıklamaktan uzak durmuştur.
Sembol bilimi eski çağlardan beri bazı işaret ve harflerle gizli şifreleri içeren ve bu şifreleri çözme yeteneğine sahip kişilerin oluşturduğu bir topluluktur. Çağlar ilerledikçe semboller değişmiş bazen sayı ve harfler, bazen sadece kendini ifade eden işaretler hatta yıldızlarla yapılır hale gelmiştir. Kabala bu bilimlerin kaynağı olarak bilinir ve bu konuda gerçekten üstün özelliklere sahiptir. Ancak, İslamiyetle birlikte arapça harfler, sayılar ve islami sembolleri islam alimleri bu konunun zirvesine ulaşmışlardır. Türkiye’de genellikle medyum ile havass ilmi bilgilerine sahip olan kişiler aynı sınıfta değerlendirilmektedir.
OSMANLI’DA MEDYUMLUK
Gerçekte Türk-İslam kültüründe olmayan “medyum” kavramı, gayrimüslim toplumlarda, geleceği görme kehanetinde (!) olan kişileri adlandırmak amacıyla kullanılmıştır. İnanç ve kültür olarak farklı yaklaşımlarda bulunan bu toplumlar, yüzyıllardır gelecekte neler olacağını merak etmişler ve bu kişilerin öngörülerine sürekli itibar etmişlerdir. Zaman içerisinde toplumda belirli konum kazanan bu kişiler, “Medyumluk” kavramının oluşmasını sağlamışlar, Fal ve kehanetleriyle toplumu yönlendirmişlerdir.
Türk-İslam kültüründe, özellikle Osmanlı döneminde “Müneccimlik” şimdiki adıyla “Astronomi” biliminden fazlasıyla yararlanılmış ve yıldızların insanlar ve olaylar üzerindeki etkilerinden yola çıkarak tahminde bulunulması yöntemi kullanılmıştır. İslamiyet öncesi dönemlerde yoğunlukla kullanılan büyünün İslamî yöntemlerle tamamen yok edilmesi ve büyü bozma çalışmaları ise tamamen farklı bir alan olan Havass İlminin konusunu oluşturmaktadır. Ancak, Türkiye kafa karışıklığının yoğun yaşandığı bir toplum haline geldiği için Medyum denildiğinde beraberinde bir çok kavram anlaşılmaktadır.
Havass alimi, Kur’an-ı Kerim ve Esma-ül Hüsna’lar üzerinden hareket ederek, ifadelerin anlamları gizli şifreleri, bilinmeyen yönlerini ön plana çıkararak bu bilgiler üzerinden sebep sonuç ilişkisi kurabilme bilgisine sahip olan kişidir. Hatta kişilerin yaratılış özellikleri ve istekleri doğrultusunda özel çalışmalar yaparak topluma üst düzey bilgiler verebilir.