CİNLERLE TEMAS
İnsanların cinlerle temas kurması iki şekilde olabilir. Bunlardan birincisi kendi irade ve istekleriyle olur ve bu temas “RİYAZAT” olarak adlandırılır. Diğer yöntem ise insanın kendi hatasından kaynaklanan ve istenmeyerek gerçekleşen temas şeklidir.
Riyazat, belirli kuralları olan, gündüzleri oruçlu olarak geçirilen, sürekli belirli ayetlerin tekrarlandığı, hayvansal hiç bir gıdanın tüketilmediği ve tek başına yarı aydınlık odada geçirilen bir süreçtir. Bu süreç boyunca kişi öncelikle nefsini ve bedenini temizleyerek terbiye eder.
Riyazatın son dönemlerinde kişi boyut değiştirmeye başladığında cinler tarafından bazı testlerden ve aldatmalardan, korkutmalardan geçirilir. Buna tahammül ve irade gösteren kişi sürecin sonunda artık boyut değiştirerek cinlerle temas kurabilecek duruma gelmiştir.
Cinlerle temasa geçebilme yeterliliğine gelmiş bir çok kişinin aklî dengelerinin bozulduğu bilinmektedir. Bu nedenle; iradesi, cesareti ve yeterliliği olmayan kişiler tarafından denenmesi halinde sakıncalar doğurabilir. Cinlerle yapılan bu görüşme gözle algılanabilecek bir durum değildir. Başka bir ifadeyle, pencere veya kamerayla riyazatın sonundaki cin görüşmesini görüntülemek ve görmek mümkün değildir. Bu hâl kişiye özeldir ve sadece kişinin kendisiyle ilgilidir.
Yine bu görüşme dünya gözüyle değerlendirildiği gibi net ve berrak değildir. Yarı sisli ve kapalı bir görüntüdür ve iletişim sözlerle değil manevi güçle kurulur. Kelam konuşulmaz.
CİNLERİN GÖRÜNMESİ
Cinler insan şekline bürünebilir ve kişiye görünebilirler. Cinler insan veya hayvan şekline girdiklerinde aşırı enerji harcarlar ve yorulurlar. Burada boyut değişimi söz konusu olduğundan bu görünüm uzun süre devam etmez ve çok kısa sürer. Zira sürenin uzatılması halinde cin aşırı enerji ve yorgunluk nedeniyle hayatını kaybedebilir.
Bu nedenle cinlerin insan şeklinde görünmeleri çok nadir rastlanan bir durumdur. Genelde korkuları olan kişilerin gözlerine olan görünme cin görünmesi ile aynı değildir. Karıştırılmaması gerekir.
Cinlerin insan şeklinde görülmeleri için sebepler olmalıdır. Durup dururken insan boyutuna geçmezler. İnsan olarak görünmeleri için ya yaşadıkları alan ihlal edilmiş olmalıdır ya da davet olmalıdır. Konunun daha fazla detaylarına girmeden bilinmelidir ki her canlı kendi boyutuna aittir ve kendi mekanında yaşamalıdır.
Cinler hayvan şeklinde de görünebilirler. Bu insan olarak görünme durumundan daha fazla karşılaşılan bir durumdur. Cinler genellikle yılan, fare, kedi, köpek, keçi, akrep, böcek şeklinde görünürler. Bu hayvanların görüldüğünde öldürülmesi doğru değildir. Öldürülmesi halinde öldüren kişi veya yakınlarına cinlerin musallat olma ihtimali yüksektir. Cinlerin musallat olma yolundaki davet yöntemlerinin en bilineni budur.
Ancak, bu hayvanların tamamının cin olması elbette düşünülemez. Ama böyle bir riskin var olduğunu bilmemiz gerekir. Evlerimiz veya bahçelerimizde gördüğümüz bu hayvanlardan kurtulmak için Allah’ın adıyla bu mekanı terketmesi istenmeli ve yüksek sesle ifade edilmelidir. Bu hayvan kendiliğinden mekanı terk ederse cin olduğu düşünülmelidir.
Ebû Sâid’den (R.A.) yapılan rivayette, Resûlüllah’ın (S.A.V.) şöyle buyurduğu belirtilmiştir:
“Şüphesiz ki sizin evlerinizde yaşayan yılanlar vardır. Onları üç defa uyarınız (ev halkına görünmemeleri ve rahatsız etmemeleri hususunda). Ondan sonra tekrar size görünürlerse öldürünüz.”
Bizim boyutumuzda doğrudan cinleri gören tek canlı hayvanlardır. Ancak her hayvan cinleri göremez. Özellikle kedi, köpek, at, eşek, koyun, keçi ve kuşların cinleri gördüğü bilinmektedir. Cinler hiç bir şekilde hayvanlara zarar vermez ve musallat olmazlar.